Kişisel tarihimin hayatın en acı yüzü ile karşılaştığı zamanıdır 6 Şubat 2023.
Bulunduğumuz coğrafya ve sosyolojik yapımız gereği bir çok dram trajedi ve hayat dersine şahit olsak da, 6 Şubat başkaydı. Gözlerin dehşetle açılıp “Bu nasıl olur” diye sorduğum, “Allah’ım yardım et” diye dua ettiğim, çaresizce kalbimin sıkıştığı en büyük olaydı. Hayat insana hiç hesapta olamayan şeyler yaşatıyor.
Bu hayat öyle bir hayat ki…
Hayatın ta kendisi bütün hesapları bozmak, planların altını üstüne getirmek, sanılanın çok daha azı bazen de hiç olmayanı, kimi zaman da tahmin edilemeyecek kadar fazlası…
Bugün iki yıl olmuş. Binlerde insan için fiziki olarak, milyonlarca insan için de mental olarak artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Bugün bizim ülkece ocağımıza düşmüş ve ateş hepimizi yaktı.
Değerlendirme yapabilecek, önlemleri anlatabilecek, fikir yürütebilecek uzmanlıkta değilim. Öyle dümdüz bir vatandaşım.
Bu dümdüz vatandaş olarak gözlerim dolu dolu; bu evlerin hiç sağlam olmadığını, saatlerce kurtarılmayı bekleyen binlerce insanı, kurtarılan insanlara ulaştırılmak üzere yapılan yardım çalışmalarının yeterli organize edilemediğini, barınma için gerekli çadırların para ile satılmak istendiğini, üzerinde iş makinası ile canını hiçe sayarak otoyolda uçarak enkaza ulaşmaya çalışan Kazım Budak’ı, enkaz önünde otururken, betonlar atasından uzanan kızının elini tutan o zavallı babayı, kendi imkanları ile enkaz altından çıkardığı cenazesini çarşafa sarıp, mobilet motor üzerinde define götürmeye çalışan abiyi, yirmi beş yaşındaki otomobilinin üstüne yatak sarıp Türkiye’ye getiren Azerbaycan’lı Server kardeşi, yakınlarını bir gecede toprağa veren, cenazesini bulduğu için sevinen insanlarımı hatırlıyorum. Benim ülkemin insanlarını benim parçam olan milletimin halini…
Tek bir şey soruyorum. Bize reva mıydı?
Bir dahası olmasın diye ne yaptık?
Sevgiyle kalın