Bu gün arkadaşım kadınlar günümü kutladıktan sonra sordu bana “ Kadın olmak nasıl bir şey? “ diye. 

“Soru zor yerden geldi” dedim kendi kendime gülümsedim. Gülümsedim ama içinde neler var o gülümsemenin… 

Kendimi düşündüm, kan bağım olan veya olmayan tüm kız kardeşlerimi, analarımı, bacılarımı, ablalarımı. 

Şöyleydi; Kadın olmak dünyanın en güzel ve en köklü çiçeğinin tohumunu ruhunda taşıyıp, bahçıvanına denk gelmedikçe açmayan ama büyümeye devam eden, bazen kaktüse, bazen bir kuru dala, bazen öylesine bir oduna dönüşerek de olsa hayatına devam etmek demekti. 

Bir yerde çok güzel bir kadın görüyorsan bedeni ve ruhuyla, onu yeşertmiş gerçek bir erkek vardır etrafında, ama babası ama sevdiği ama eşi… Sonra o çiçek alır yürür bütün dallarına. 


Doğuştan içinde bir neşe ve mutlulukla dünyaya gelir kadın. Kız neşesi dedikleri de o işte. Genlerinde şevkat, merhamet ve sevgi vardır çünkü doğuştan anadır zaten. Yerini sevdikçe güzelleşir. Yeri bazen ailesi, bazen dostları, bazen eşi ve çocuklarıdır. Ama hep bir suyu vardır kadının beslendiği. Kendi içindeki güçle birleştirince işte o cesur, güçlü ışıltısı her yerde fark edilen kraliçeler gezer etrafta. 

Beslenmeyenleri yok mu? Elbette var. İşte o yüzü gülmeyen, dili çatallaşmış, kadınlığını unutmuş, kayadan sert, dikenden acı çiçekler var ya işte onlar hiç beslenmemiş, toprağı havalanmamış güneşe hiç çıkmamış dalları sürekli kesilmiş olanlar. 

Nice güzel çiçekler, duvar gölgesinde, küçücük saksısında hiç çiçek açmadan var olmuş sonra da solmuş gitmiş . 

Hayatı yaşarken karşılaştığı zorlukları kendine ışık yapanlar var işte asıl onlar en güçlü olanlar. 

Şöyle bir tanımlama yapmıştım yıllar önce bir yazımda “Yaralarını simlerle kaplayıp, kalp kırıklarına çiçek erken kadınlar, dışarıdan ışıl ışıl ve rengarenk görünür. Bu dünyanın en feminen kamuflajıdır” onlar dindik yürümeye devam ederler hayatta. 

Deli derler, çatlak derler, saldıracak bir şey bulamazlarsa yine kadınlıklarından vurmaya çalışırlar onları. 

Kadınlar en çok eksik adamları rahatsız eder. Kadının kendini bir kusur ve eksik gibi görmemesi onların kuyruk acısıdır. Çünkü bütün narinliğine rağmen hayatta var olmaya çalışan kadınlar o erkeklere eksikliklerini hatırlatır. Dikkat edin nerede sevgisiz, kendini tamamlamamış dünyada eşinin ve en büyük dostunun kadın olduğunu anlamamış bir adam varsa onlar güçlü kadınlardan rahatsız olur. 

Kadın erkekle, erkek kadınla vardır ve erkeğin adam olduğu yerde, kadına her gün 8 Mart’tır. 

Kutlu olsun.